Ne çok yanlış yapıyoruz di mi biz? Ne çok eksiğimiz var! Hep bir yetersizlik, bir daha iyi olabilirdi çabası.

Özenle hazırlanmış, sabaha kadar üzerinde çalışılmış bir sunum hazırlamışız mesela, yorgun argın geliriz ofise, sunumu gösterirken başlar çekingenliğimiz, kendimizi anlatma çabamız..

Biliriz çünkü olmayacak şeylere takılacaklar. Başlıkların renkleri, kare yerine üçgenler, kutular, kutucuklar..Ya da “eline sağlık da anlaşılmıyor, acaba şöyle mi gösterseydik. Bir de şunu mu eklesek?” cümlesini ne çok duyar beyaz yakalılar. Bize göre tastamam her şey oysa. O zaman başlıyor kendi kendimize isyanlar, müdüre sinirlenmeler veya kendimize güven kaybı.. Hiç bir zaman ilk yaptığımız tamam olmaz, versiyon 1-2 olur o sunumlar..

Plaza sendromu diyorum ben buna. Mikrobik ve bulaşıcı..

Mesela oturup düşünmüşsünüz, mis gibi bir fikriniz var. Enine boyuna tarttınız, gözleriniz parladı, ofistekilere anlatmaya can atıyorsunuz.

Fikri büyük bir özgüvenle açıkladınız, başladı “iyi, ama..” cümleleri.. Bütçe yok, alt yapı yok, kaynak yok bahaneleri. Biri de demiyor ki sen bunu bi denesene, işe yararsa büyütürüz. Bahane gribi bu işte, yakalanmış herkes bir kere.

Bir de o performans görüşmeleri, tabi yapılıyorsa.. Çok iyi işler yaptın da yeterince başarılı olamadın, yeterince kendini anlatamadın, biraz kendini pazarla yavrucum. Özenle aşılanan bir yetersizlik hissi. Kaçımız duyuyor ki “şu alanların çok güçlü senin, biz onu parlatalım dostum” cümlesini? Biraz daha çöküyor omuzlarımız..

Kurumun dinamiklerine, yöneticilerin beklentilerine göre hamur gibi yoğrulup, olmadığı gibi birini oynaması gereken bir çalışan ne kadar yaratıcı olabilir? Ya da kendinin ne kadar güçlü ve yeterli olduğunu nasıl hissedebilir? Standart insan tipleri fabrikası diyorum ben buna.

Tanıştığım bir çok plaza çalışanı kendisinin ne kadar değerli olduğunu, eşsiz yeteneklerinin neler olduğunu bilmiyor. Çünkü kendine uygun bir işte ya da kurumda çalışmıyor. Çünkü kendisine verilen geri bildirimlerin %75’i neyi nasıl yapması gerektiği ile ilgili.. Sonra da artan tükenmişlik sendromları.. Ruh gribi oluyor insan..

Tavsiye :   Geleceğim İçin

Bir kere şuna inanalım, kim ne derse desin: Hepimiz eşsiziz, sadece farklı konularda farklı yeteneklerimiz var. Ben yeterliyim, sen de yeterlisin. Güvenin kendinize. Yakalanmayın grip döngülerine, dik tutun omuzları!

Bloga e-posta ile abone ol

Bu bloga abone olmak ve e-posta ile bildirimler almak için e-posta adresinizi girin.