Kendimize yaptığımız en büyük haksızlıklardan biri; zamanımızı iyi yönetememek..

Yine benden bir hikaye:

Son çalıştığım kurumdaki ilk yıllar..

Her beyaz yakalı gibi kendimi kanıtlama, yükselme, başarma odağım var..  Deliler gibi, gece gündüz demeden çalışıyorum..

İş çıkışı elimde laptop, evde devam ediyorum.. Arkadaşlarıma vakit ayıramıyorum, aileme de..

Mesaiden çıktığım bir akşam, yandaki bakkal amca gördü beni. Her akşam görüyormuş, ben fark etmemiştim.

Kızım dedi, sana bir çift lafım var: “Hayattaki en büyük zenginlik zamanının olmasıdır, o zaman para da kazanırsın, tatile de gidersin, eşini dostunu da görürsün. Sen zenginliğin çok çalışmak olduğunu mu düşünüyorsun?”  Kalakaldım..

Bariz bir zaman yönetimi sorunum vardı.. Utandım çalışmaktan o saatlere kadar..

Sonrasında; zamanı yönetmeyi öğrenmek için eğitim almaya karar verdim, kendimce denemeler yaptım. Kabul ediyorum, zor bir şey..

Bir kaç ay içinde yeni düzene alıştım. Kurumsal yaşamımın son 10 yılında bir kaç gün dışında hiç bir akşam çalışmadım, ki bu çok hoş karşılanılan bir durum değildi..

Şimdi o amcanın dediklerini şöyle çeviriyorum size:

Sağlımızın dışında; hayattaki en büyük “özgürlük” zamanımızın olması ve onu doğru kullanmamız..Böylece; her şeye ve herkese gücümüz yeter..

Tavsiye :   Gelecek Ne Getirecek?

Bloga e-posta ile abone ol

Bu bloga abone olmak ve e-posta ile bildirimler almak için e-posta adresinizi girin.