Canla başla çalıştığım bir dönem.. O şirketteki 2. yılım..

İşi seviyorum, yeni bir şeyler üretmeye çalışıyorum, çalışma saatlerimi sorgulamıyorum.

Son derece şirkete bağlı bir çalışan profiliyim.

Zorlu, sorgulayıcı bir kaç profil var, müdür onları memnun etmeye çalışıyor. İşi iyi biliyorlar, giderlerse müdürün başı ağrıyacak.

Ben sadık çalışanım ya tuhaf bir denge problemi var.

Toplantılarda benim sözümü kesip, onlara sözü veriyor mesela.

Ya da onların performans görüşmesi 1 saat, benimki 15 dk. İyiyim ne de olsa; “eline sağlık, hadi bakalım devam” tadında geçiştiriliyorum. Maaş zammı konusuna girmiyorum şu an..

Beklemediğim anda karşıma daha iyi bir iş fırsatı çıkıyor, istifa ediyorum. Nasıl olur diyorlar, sen ekipteki en bağlı çalışanımızsın??

Bir çalışan bağlılıkla çalışıyor diye, “cepte” kabul edilip, eşit ve adil davranılmazsa sonuca şaşmak anlamsız.

İş ahlakı olduğundan çalışan insan her şeye tamam diyip, o şirkette kalmak zorunda değil ki.. Hiç bir kurum vazgeçilmez değil ki..

Bağlı çalışanların bir yere gitmeyeceğini düşünmek ve onlara daha rahat davranmak büyük hata!

Kurumlar gelip geçici, insanın öz değerleri ve özsaygısı kalıcıdır!

Tavsiye :   2018’de En Sevdiğim Kitaplar!

Bloga e-posta ile abone ol

Bu bloga abone olmak ve e-posta ile bildirimler almak için e-posta adresinizi girin.