Bana arada sorarlar; kurumsal yaşamı nasıl bırakıp, güvenli limandan çıktınız diye..

Başka bir seçeneğim yoktu ki..

İnsan geliştirmek ve bir şeyler yazmak öyle bir tutkuydu ki benim için, bir süre sonra yaptığım diğer her şey anlamsız gelmeye, beni çok mutsuz etmeye başlamıştı, derim.

Kendimi bildim bileli insana dokunan bişiler yapma hayalim vardı.

İlk okuma yazma öğrendiğimde, aynı evin içinde olduğumuz halde, annemlere mektuplar yazıp yatak odalarına bırakırdım.

Bebekle oynamak yerine; evdeki ahşap gardrobu tahta yapıp tebeşirle “öğretmencilik” oynardım. (Ama her gün, tek başıma :))

Anneannem okuma yazma bilmezdi.

Her gün okul dönüşü; onu dolabın karşısına oturtur; harfleri sökmesi için bıkmadan uğraşırdım.

Bak tontonum bu A, bu B!

Tontonum da harfler yerine; tebeşirin yerde bıraktığı toza odaklanırdı 🙈

Beceremedim tabi. Yine de kendi ismini yazmayı öğretebilmiştim ☺️

Niye anlattım bunu?

Çocukken-gençken; sadece içinizden geldiği için sürekli yaptığınız ve sizi çok mutlu eden bir şey varsa; gerçek tutkunuz orada bir yerde olabilir.

Hemen bulamayabilirsiniz; hemen bu işe girişmeyebilirsiniz. (8 yılımı aldı 🙈)

Ama belki küçük bir adım atmak istersiniz. Bilmem, şimdilik belki bir hobi gibi.

Yola çıkmadan; keşfedemiyoruz ki..

Keşfettiğimiz bir gün olsun 🍀🙏

Tavsiye :   Bitmez plaza çalışanının güneye yerleşme hayali!

Bloga e-posta ile abone ol

Bu bloga abone olmak ve e-posta ile bildirimler almak için e-posta adresinizi girin.